Türkiye – Türkmenistan İş Forumu
Detaylarinfo@tatso.org.tr
info@tatso.org.tr
Türkiye – Türkmenistan İş Forumu
Detaylarİlgi : Ticaret Bakanlığı’nın 14.11.2019 tarih ve 49460609 sayılı yazısı.
İlgide kayıtlı yazının ekinde, Ticaret Bakanlığı tarafından, Birliğimizin görüşlerinin de yer aldığı, Cezayir ile olan ticaretimizde yaşanan önemli sorunlar ve bu sorunlara ilişkin çözüm önerilerini içeren bir bilgi notu iletilmektedir. Bilgilerinizi ve ekte yer alan bilgi notunun, özellikle Cezayir’e ihracat yapan üyelerinize duyurulmasını rica ederim.
EK: Cezayir Sorunlar ve Çözüm Önerileri – Ticaret Müşavirliği Değerlendirme ve Cevapları_1 (6 sayfa)
29.11.2019
11867
Bu belge, 5070 sayılı Elektronik İmza Kanununa göre Güvenli Elektronik İmza ile imzalanmıştır.
TÜRKİYE-CEZAYİR Arasındaki Ticarette Yaşanan Sorunlar ve Çözüm Önerileri
Cezayir Ticaret Müşavirliğimizin Değerlendirmeleri
Sorun: İthalatı Kısıtlayıcı Tedbirler (DEİK ve TOBB Doğtaş, Anadolu İsuzu, Kur İnşaat,
Ford Otosan, Tat Gıda)
Cezayir’in içinde bulunduğu ekonomik zorluklar nedeniyle, bütçe açığını kapatmak ve dış
ticaret dengesini tesis etmek amacıyla 2017 yılından bu yana ithalatı kısıtlayıcı tedbirler
almakta olduğu bilinmektedir. Bu kapsamda uygulamaya konulan ithalat lisansları, tarife
kontenjanı uygulamasını birlikte yürürlüğe konulmuş ve daha sonra bu uygulama 2018 yılının
Ocak ayından itibaren 1000’e yakın üründe ithalat yasağı olarak uygulanmıştır. Son olarak da
2019 yılının Ocak ayından beri, ithalat yasakları kaldırılmış ve yerine %30 ila %200 oranında
değişen ek gümrük vergileri getirilmiştir
Çözüm ve Değerlendirme: Cezayir, tarife kontenjanı ile başlayan daha sonra ek gümrük vergisi
olarak devam eden söz konusu uygulamaları sadece ülkemize yönelik olarak değil tüm
ülkelerden yapılan ithalatlar için uygulamaktadır. Söz konusu ürünler seçilirken, Cezayir’de
yeterli veya az miktarda bile yerli üretim söz konusu ise, bu ürünlere ek gümrük vergisi
getirilmesi öngörülmüştür. Firmalarımızın sözkonusu uygulamalardan olumsuz etkilenmesini
asgari düzeye indirebilmek ve uygulamanın kapsamının ileride genişletilip genişletilmeyeceği
gibi hususlarda ilgili makamlardan bilgi talep edildiğinde, uygulamaların yerli sanayiyi
korumak ve geliştirmek amacıyla getirildiği dile getirilmekte ve geçici olarak başlatılan bu
uygulamalardan orta vadede vazgeçileceği belirtilmektedir. Cezayir’in bu zamana kadar
uyguladığı dış politikanın en temel özelliğinin, başka ülkelerin iç meselelerine nötr kalmak ve
kendi iç sorunlarıyla ilgili olarak ise başka ülkelerin müdahil olmasını engellemek üzerine
olduğu görülmektedir. Diğer taraftan, kendisine karşı alınan bir önleme karşılık, karşılıklılık
ilkesine göre daha fazla oranda cevap verilmesi hususu temel prensip olarak ele alınmaktadır.
Orta vadede de bu uygulamalardan vazgeçileceği değerlendirilmektedir. Çünkü, getirilen bu
uygulamalar neticesinde iç piyasa fiyatları artmış, yasaklar kapsamında beklenilen üretim artışı
sağlanamamış ve doğrudan yatırım çekilememiştir. Dolayısıyla, olumsuz ekonomik tarafları
dikkate alındığında, ithalatı kısıtlayıcı önlemlerin gevşetileceği ve daha az ürünün bu kapsama
alınacağı beklenilmektedir.
Sorun: İthalatı Zorlaştırıcı Tedbirler(DEİK, TOBB Meltar Makina, Aksa Enerji, Kur
İnşaat)
Cezayir’in ithalatı zorlaştırmaya yönelik aldığı tedbirler, ithal edilen mallar yola
çıkmadan önce ilgili şirketlerce(Cezayir’deki alıcı) Cezayir makamlarına(bankalara)
müracaatta bulunularak kayıt numarası alınması ve malların yola çıkmasından en az 30 gün
önce Cezayir bankalarına teminat mektubu sunulması veya ithalat miktarının %120’sinin
bankaya yatırılması zorunluluğu getirilmesidir. Ayrıca, Cezayir’e 01/01/2018 tarihinden sonra
tüm ülkelerden yapılan ithalatlarda, Cezayir’e ithal edilen ürünlerin mer’i ulusal veya
uluslararası tüketicinin güvenliği ve korunmasına ilişkin mevzuata uygun bir şekilde
üretildiğini gösteren serbest dolaşım belgesi(Certificate of free marketing in the country of
origin of the products exported to Algeria)’nin yetkili bir kurum veya kuruluş tarafından
onaylanması gerekmektedir. Söz konusu belge ülkemizde İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliği
tarafından düzenlenmektedir. Bu uygulama çerçevesinde İhracatçı firmalardan İhracatçı Birliği
tarafından istenen belgelerin çokluğu nedeniyle şikayet konusu edilmektedir.
Çözüm ve Değerlendirme: Bu uygulamayla ilgili bilinmesi gereken ilk husus, eğer ihraç
edilen eşya olduğu gibi iç piyasada satılacak ise, bir başka deyişle herhangi işleme, montaj,
üretim veya yatırım faaliyetine tabi tutulmayacak ise, alıcının, ihraç eşyasının yükleme
tarihinden en az 30 gün önce mal bedeli dövizin %120’sini bankaya yatırılması zorunluluğudur.
Bu parayı yatırmadan ithalat işlemlerinin tamamlanması mümkün değildir. Ancak ihraç edilen
eşya Cezayir’de yatırımda veya sınai faaliyette kullanılacak ise önceden mal bedeli dövizi
bankaya yatırma zorunluluğu bulunmamaktadır. Dolayısıyla, yatırımcılar ve sanayi kolunda
faaliyet gösteren firmalar bu uygulamadan muaftır. Her nekadar söz konusu uygulamanın,
Cezayir’e ihracatı zorlaştırıcı tarafı olsa da, Cezayir’e ihracatta yaşanan bir diğer sorun olan
ihracat bedeli olan dövizlerin ödenmesiyle ilgili yaşanan sıkıntıların giderilmesinde,
önlenmesinde ve hatta ihracat bedellerinin garanti altına alınmasında önemli bir rol
oynamaktadır. Cezayir’in neden böyle bir uygulamaya gittiği sorusuna verilecek cevap
konunun çözümüyle ilgili atılacak adımların belirlenmesinde önemli olduğu
değerlendirilmektedir. Cezayir’de halihazırda iki kur sistemi söz konusudur. Cezayir’e
ithalatlarda uygulanan resmi kur ile karaborsa kuru arasında kara borsada uygulan kur lehine
%50 oranında fark vardır. Diğer bir bilinmesi gereken husus ise, Cezayir’de hiçbir şirketin,
yabancı para hesabı olsa dahi, hesabında olan dövizi çekmesi veya bu hesaba yabancı para
yatırması mümkün değildir. Dolayısıyla, yapılan ithalatlarda, döviz karşılığı Cezayir Dinarı
bankaya yatırılmakta ve o gün uygulanan resmi kur üzerinden bu meblağ yabancı paraya
çevrilmekte ve ithalat bedelleri ödenmektedir. Bu itibarla, resmi kur üzerinden dövize çevrilen
Cezayir Dinarının daha sonra döviz cinsinden ülkeye yasa dışı yollardan geri getirilmesi
durumunda Cezayir Dinarına göre vergisi ödenmemiş, kayıt dışı bir gelirin Cezayir’e girmesine
neden olmaktadır. Bu nedenle, gerçek bedelin üzerinde kesilen ihracat faturaları veya hayali
ihracat yoluyla yurt dışına çıkacak dövizi engellemek için Cezayir Makamları tarafından ithalat
bedellerinin %120’sini önceden yatırılması ve ihracatçı ülkeden alınacak serbest dolaşım
sertifikası ile yapılan ihracatın gerçek olup olmadığının tespitine yönelik olarak bu uygulamalar
getirilmiştir. Diğer bir neden olarak, Cezayir’in içinde bulunduğu ekonomik konjoktür(hydro
karbon ürünlere olan bağımlılık) nedeniyle yaşanan dış ticaret açığının azaltılması ve dövize
olan talebin düşürülmesi amacıyla bu uygulamalar yürürlüğe koyulduğu söylenebilinir. Bu
noktada, söz konusu uygulamalar ile ilgili bizim duyduğumuz rahatsılıkları dile getirilmesinde
fayda görülmektedir.
Sorun: İhracat Bedellerinin Ödenmesinde Yaşanan Sıkıntılar (DEİK ve TOBB Kayısıcıoğlu)
Cezayir, ihraç edilen mal bedeli dövizlerin ödenmesiyle ilgili olarak akreditif veya vesaik
mukabili ödeme şeklinden bir tanesini kabul etmektedir. Vesaik mukabili ödemelerde, ithalat
edilen mal Cezayir Gümrüğüne geldikten sonra, mal bedeli dövizler bankaya yatırıldıktan sonra
mal gümrükten çekilebilmektedir. Ödeme yapılmadığı zaman zarfında gümrükte beklemeden
dolayı gümrük masrafları doğmakta ve iyi niyetli olmayan alıcılar gecikmeden dolayı oluşan
cezaları satıcının ödemesini veya mal bedelinde indirim yapmasını isteyebilmektedir. Tahsilat
veya indirim yapılmadan mal bedeli dövizler bankaya bilinçli olarak yatırılmamakta, bu durum
da şirketlerimiz açısından mağduriyetler yaratmaktadır.
Çözüm ve Değerlendirme: Cezayir’e yapılan ihracatlarda akreditif ve vesaik mukabili
ödeme şekli dışında başka bir ödeme şekli bulunmamaktadır. Akreditif ile ödeme şekli en
güvenilir yöntem olduğu malumlarıdır. Vesaik mukabili ödeme şeklinde ise ihracat bedelinin
ödenmesi tamamıyla alıcının insiyatifinde bulunmaktadır. Çünkü ihraç eşyası Cezayir
gümrüğüne geldikten sonra ihracatçının bankasının alıcının bankasına evrakları göndermesini
müteakiben alıcı ödeme yapmaktadır. Eğer alıcı, mal gümrüğe geldikten sonra ödeme yapmaz
ise ihraç edilen eşya ile ilgili ihracatçının herhangi bir tasarrufu bulunmamaktadır. Bir başka
husus ise, bir ihraç eşyasının gümrüğe geldikten 180 gün içerisinde bir gümrük işlemine tabi
tutulması zorunluluğudur. Yine ihraç eşyası 180 gün içerisinde hiçbir işleme tabi tutulmaz ise,
gümrük iadresi oluşan ardiye masraflarını tahsil etmek için açık artırma yoluyla söz konusu
eşyayı satarak ihraç eşyayısını millileştirmektedir. Dolayısıyla vesaik mukabili ödeme şeklinde
alıcının mutlak avantajı ve insiyatifi söz konusudur.
Vesaik mukabili ödeme şekli ise iki türlü yapılmaktadır. Birincisi, peşin , ikincisi ise 59 gün
vadelidir. Peşin ödemede, evraklar alıcının bankasına geldikten sonra ödemenin nakit olarak
bankaya yapılması gerekmektedir. Alıcının, kendi bankasına ödeme yapmadan gümrükten malı
çekme olanağı bulunmamaktadır. Vadelide ise, fatura tarihinden itibaren 59 gün içerisinde
bankaya ödeme yapılması gerekmektedir. Ancak, peşin ödemenin aksine, ödeme vadeli olduğu
zaman alıcının bankası evrakları poliçe veya sözleşme karşılığında alıcıya vermekte ve alıcı
ödeme yapmadan (vadesi gelmediği için) bankadan alınan evrakları ile gümrük işlemleri
sonuçlandırılmaktadır. Bu itibarla, vadeli vesaik mukabilinin alıcıya çok güvenmedikçe tercih
edilmemesi gerekmektedir.
Diğer taraftan, eğer mal Cezayir gümrüğüne gelip alıcı ithalat işlemlerine başlamaz veya ihraç ürünü eşyayı kabul etmez ise Cezayir mevzuatına göre geri gönderme(mahrece iade) işlemlerini kendisi yapabilir, yani, oluşan ardiye masraflarını kendi ödeyip malı ihracatçıya geri gönderebilir. Ancak, eşyayı kabul etmemesi halinde, genellikle alıcı bu masrafları yüklenmek istememektedir. Dolayısıyla, hiçbir işlem yapmak istememektedir. Bu aşamada, taşıyıcının veya ihracatçının söz konusu ihraç eşyayısını geri göndermesi ancak ve ancak alıcının ihracatçıya söz konusu eşyayı istemediğini ve geri gönderme işlemini ihracatçının yapacağını belirten bir vekaletname vermesi, ayrıca söz konusu eşyaya ilişkin mal bedeli dövizlerin
transfer edilmediğine dair alıcının bankasından alınan yazı ile gümrüğe başvurulması halinde, o zaman ihracatçı firma söz konusu geri gönderme işlemlerine başlatabilir. Eşyanın geri gönderilmesine ilişkin başvurunun yapıldığı gün 180 günlük süre kesilir. Aslında ihraç edilen
eşya Cezayir gümrüğüne geldiği zaman alıcıya ait olmakta, ancak ithalatçı alıcı isterse ihracatçı
veya kendisi geri gönderebilir.
Sonuç olarak:
1. Akreditif ödeme şeklinde ısrarcı olunması,
2. Alıcının üretici firma olup olmadığının sorgulanması,
3. Eğer firma üretici firma değil ise parayı bankaya önceden yatırdığı için peşin vesaik
mukabili ödeme şeklinin rezervli olarak kabul edilmesi,
4. Kesinlikle vadeli vesaik mukabili ödeme şeklinin kabul edilmemesi,
5. Alıcı firmadan teminat veya garanti istenmesi,
hususlarına, anılan alıcı firmanın çok güvenilir firma olduğuna kanaat getirilse dahi dikkat
edilmesi gerektiği değerlendirilmektedir.
Sorun: Vize uygulamaları (DEİK ve TOBB Celex Travel)
Cezayir tarafının esneklikten uzak vize uygulamaları, bu ülkeye yönelik dış ticaretimizin
önündeki en kayda değer sıkıntılardan birini teşkil etmektedir. Cezayir tarafı, vize
müracaatlarında Cezayir’deki mukim kurum veya kuruluşlardan alınan davetiye mektubunu
istemekte, söz konusu davetiye mektubu bağlı bulunulan Belediye tarafından onaylandıktan
sonra geçerli olmaktadır.
Çözüm ve Değerlendirme: Cezayir’in davetiye mektubu uygulamasından vazgeçmesi
halinde, vize alma süresinin önemli ölçüde azalacağı, işadamlarımızın Cezayir’e daha kolay
seyahat edebilecekleri düşünülmektedir. Sözkonusu sıkı vize uygulamasının ticaret dışı teknik
engel olarak kabul edilmesi mümkündür. İşbirliğinin artırılması amacıyla, heyetlerin karşılıklı
ziyaretinin bilakis teşvik edilmesi gerektiği değerlendirilmekte olup, vize temininin
kolaylaştırılması talebimizin Cezayir tarafına ifade edilmesi önem taşımaktadır.
Sorun: Ülkemiz ile Cezayir arasında Serbest Ticaret Anlaşması Bulunmaması(DEİK ve
TOBB Şişmak Otomotiv).
Ülkemiz ile Cezayir arasında bir Serbest Ticaret Anlaşması bulunmaması, şirketlerimizin
Avrupalı rakipleri karşısında dezavantajlı konumda olmasına neden olmaktadır. Şirketlerimizin
rekabet gücünün artırılabilmesini teminen, 2005 yılından beri bahsi geçen Serbest Ticaret
Anlaşması müzakereleri öncesinde istikşafi temasların başlatılması yönündeki beklentimiz
sürmektedir.
Çözüm ve Değerlendirme: Ülkemiz ile Cezayir arasında, anılan ülke ile AB arasında bir
Serbest Ticaret Anlaşması olmasına rağmen, bir serbest ticaret anlaşmasının bulunmaması,
ülkemizi rekabet gücü açısından oldukça zor durumda bırakmaktadır. Bu husus, 2005 yılından
bu yana müteaddit defalar dile getirilmiş ancak bugüne kadar bir netice alınamamıştır. Son
olarak ise Sn. Cumhurbaşkanımızın 1- 2 Mart 2018 tarihinde yaptığı ziyaret esnasında Cezayir
ile STA yapılması talebimiz tekrardan vurgalanmıştır. Cezayir tarafı ise ülkemiz ile STA
imzalamamasıyla ilgili olarak, AB ile yaptıkları STA’yı örnek gösterek, söz konusu STA’nın
ülkelerini olumsuz etkilediğini ve sanayinin gelişmesine engel olduğunu ileri sürmektedir. Bu
nedenle, kendi sanayileşme sürecini tamamlamadan, ülkemiz ile STA yapmasının mümkün
olamayacağı hususu söz konusu ziyaret esnasında belirtilmiştir.
Cezayir pazarında güçlü bir Türk malı imajı mevcuttur. Bu imajın Avrupa menşeli
ürünlerden kaynaklanan kalite ve Çin menşeli ürünlerden kaynaklanan maliyet baskılarına karşı
rekabetçiliğini koruyabilmesi için Cezayir’in AB ile yaptığına paralel bir STA’nın yapılması
Cezayir’e olan ihracatımız açısından hayati bir öneme sahip görünmektedir. Çünkü Cezayir
üçüncü ülkelerden gelen ithalatlara çok yüksek gümrük vergisi uygulamaktadır. Bu noktada,
STA imzalanması talebimizden vazgeçmediğimizin her üst düzey ziyaret esnasında
vurgulanmasında fayda görülmektedir.
Sorun: İç Siyasi Karışıklıklar (DEİK ve TOBB Yapı Merkezi, Nurol, Makyol, Günsayıl, MBD
İnşaat)
2019 yılının Şubat ayında Cezayir’de başlayan iç siyasi karışıklıklar, ülke ekonomisini
olumsuz etkilemektedir. Söz konusu olayların beklenmedik bir şeklilde başlaması ve olayların
ne zaman ve nasıl sonuçlanacağı hususlarında yaşanan belirsizlikler, yatırım veya dış ticaret
kararlarının ertelenmesine veya yavaşlatılmasına neden olmaktadır. Ayrıca, ülkenin önde gelen
işadamlarının ve politikacılarının haksız kazanç sağladığı iddia edilerek başlatılan tutuklama
veya soruşturmalar, iş çevrelerinin Cezayir ekonomisiyle ilgili beklentilerinin daha da kötüye
gideceği yönünde oluşmasına sebep olmaktadır. Söz konusu gelişmelerin, ülke bürokrasisinin
yavaşlamasına ve hiçbir önemli kararın alınmamasına neden olduğu gözlemlenmektedir. Bu
çerçevede, önemli ihaleler sonuçlanmamakta ve Cezayir’de önemli müteahhitlik projelerini
üstlenen firmalarımızın, hakedişlerinin ödenmesinde yaşanan gecikmelere ilişkin şikayetler
Müşavirliğimize intikal etmektedir.
Çözüm ve Değerlendirme: 18 Nisan 2019 tarihinde Cezayir’de yapılacak başkanlık
seçimleri için halen görevde bulunan ve ciddi sağlık problemleri olan Cezayir Devlet Başkanı
Abdelaziz BOUTEFLİKA’nın, 10 Şubat 2019 tarihinde 5. dönemde de aday olacağını
açıklaması sonrasında, ilk olarak Fransa’da yaşayan Cezayirliler, protesto eylemlerini
başlatmışlar ve daha sonra 22 Şubat 2019 tarihinde başkent dahil olmak üzere bir çok vilayette
eylemler artarak devam etmiştir. Söz konusu protesto gösterilerinin devam etmesi üzerine
BOUTEFLİKA, seçimleri iptal ettiğini ve en fazla bir yıl içerisinde yeni anayasanın
oluşturularak devlet başkanlığı seçimlerinin bu yeni anayasanın yürürlüğe girmesinden sonra
yapılacağını açıklamıştır. Bu açıklama, gösterilere daha geniş halk kitlelerinin katılmasına
neden olmuş ve bunun üzerine, Genel Kurmay Başkanı, Cezayir Anayasası’nın 102.
maddesinin tatbik edilmesini istemiştir. Cezayir Anayasası’nın 102. maddesi ; görevde olan
Devlet Başkanı’nın sağlık sorunları nedeniyle görevini yürütemez hale geldiği durumunun
Anayasa Mahkemesi tarafından karar altına alınması halinde, Senato Başkanı’nın vekaleten
Devlet Başkanlığı görevini üstlenmesini ve 3 ay içerisinde yeni seçimlerin yapılmasını
öngörmektedir. Bütün bu gelişmeler yaşanırken BOUTEFLİKA’nın istifa ettiğini açıklaması
Cezayir’deki durumun daha da içinden çıkılmaz hale gelmesine neden olmuştur. İstifa
açıklamasını yaptığı gün Başbakanı görevden almış yeni başbakan Nureddin atanmıştır. Nisan
ayından bu yana Devlet Başkanlığı seçimleri yapılamamaktadır. Son olarak 12 Aralık 2019
tarihinde seçimlerin yapılacağı açıklanmış olup, göstericiler bu seçimleri de boykot edeceğini
söylemektedirler.
Diğer taraftan, göstericiler düzenin yozlaşmasına neden olan hiçbir yöneticinin
görevinde kalmaması gerektiğini, halk tarafından güvenilen 5 veya 10 kişiden oluşan bir
komitenin Anayasa’da öngörülen yürütme görevini üstlenmesini ve her vilayetten 3 kişi
seçilerek oluşturulacak kurucu meclisin yeni anayasayı yapmasını ve söz konusu yeni anayasa
halk tarafından onaylandıktan sonra seçimlerin yapılmasını talep etmektedirler.
Göstericilerin tepki gösterdiği ve haksız olarak servet edindikleri iddia edilen eski
başbakan, bakanlar, işadamları ve bürokratların pasaportlarına el konulmuş, yurt dışı çıkış
yasağı getirilmiş ve haklarında yürütülen soruşturmalar nedeniyle tutuklanmışlardır. Bu durum,
hem bürokratlar hem de işadamları arasında tedirginliğe yol açmakta ve tüm ticari ve ekonomik
faaliyetlerin minimum seviyesine inmesine sebep olmaktadır. Bu itibarla, bu siyasi iç
karışıklıklar sonuçlanmadan, Cezayir’de önemli ihalelerin yapılmasının mümkün olamayacağı
değerlendirilmektedir. Firmalarımızın, hakedişlerinden doğan alacaklarıyla ilgili sorun Cezayir
idareleri nezdinde takip edilmekte, Büyükleçilik ve Müşavirliğimizce girişimlerde
bulunulmaktadır.
Sonuç olarak, bu durumun ne zaman sonlanacağı konusunda sağlıklı bir öngörüde bulunmak
mümkün gözükmemektedir. Keyfiyet ile ilgili Cezayirliler tarafından yapılan yorumlarda en az
bir veya iki yıl içerisinde siyasi istikrarın yeniden sağlanacağı öngörülmektedir.
Sorun: Teminat Mektupları (DEİK )
Türk bankalarının teminat mektuplarının Cezayir bankalarınca kabul görmemesi
sonucuna bağlı olarak müteahhitlik firmalarımız, AB ülkeleri veya Arap ülkeleri bankaları
aracılığıyla teminat verebilmekte ve projeye başlanılması için gerekli olan teminat mektupları
için ödenen bankacılık komisyonları ise ikiye katlanmaktadır. Bu durum firmalarımızın rekabet
gücünü zayıflatmaktadır. Türk Bankalarının verdiği teminat mektuplarının Cezayir tarafınca
kabul edilmesini sağlayacak gerekli mevzuat düzenlemelerinin yapılması gerekmektedir.
Çözüm ve Değerlendirme: 2000 yılından günümüze kadar devam eden bu sorunun
temelinde, daha önce Türk Bankaları tarafından verilen teminat mektuplarının karşılığının
ödenmemesi olduğu ve neticesinde Cezayir tarafınca söz konusu uygulamanın başlatıldığı
bilinmektedir. Bu aşamada, sorun bir çok defa üst düzey ziyaretlerde, Büyükelçiliğimiz ve
Müşavirliğimiz tarafından ilgili kurumla (Cezayir Maliye Bakanlığı ve Merkez Bankası)
yapılan görüşmelerde dile getirilmekle beraber, sorunun çözümüne ilişkin mesafe
alınamamıştır. Ancak, Cezayir tarafıyla yapılacak Bakan düzeyinde ziyarette keyfiyetin bir kez
daha gündeme getirilmesi gerekmektedir.
Konuya İlişkin Dışişleri Bakanlığımızca İletilen Bilgi
Öte yandan Dışişleri Bakanımızın Cezayir ziyareti sırasında mevkidaşı ile yaptığı
görüşme esnasında, Cezayir Dışişleri Bakanlığı yetkilileri Türk bankalarının Cezayir’de
tanınmadığını, garanti mektubunun kabul edilmesi talep edilen Türk bankalarının bir listesinin
kendilerine iletilmesi halinde sorunun çözümü üzerinde çalışılabileceğini ifade etmişlerdir.
Konu ile ilgili bankacılık kurumlarımızın değerlendirmeleri devam etmekte olup olumlu
sonucun alınması halinde gerekli bilgilendirme yapılacaktır.